Yaşlanmak önlenemez ancak kontrol edilebilir bir süreçtir.
Uzun vadede önemli ölçüde kanserleşme riski taşıyan Hashimoto Troiditi mutlaka erkenden tanı konulup tedavi ile takip edilmelidir.
Ramazanın sağlıklı bir şekilde geçirilmesi ve sağlığımıza katkı sağlaması için özellikle dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta ramazan ayında beslenme şeklidir.
Bağışıklık sistemimiz bizi dış dünyanın zararlarına karşı koruyan vücudumuzun silahlı kuvvetleri olmakla birlikte bu sistemdeki çeşitli aksamalar çoğu kere kronik hastalıkların ve yaşlanma sürecinin de en önemli sebebi ve belirleyicisidir.
İnsülin direnci en basit şekliyle kilo almanıza neden olmakla birlikte, kanser, hipertansiyon, diyabet ve daha bir çok hastalığın temel risk faktörü olabilir.
Birçoğumuzun düşündüğünün aksine kolesterol ya da yağ yüksekliği doğrudan bir şikayete neden olmaz.
Aşılar ve aşı yaptırma son zamanlarda önemli spekülasyon konusu, Kafamız karışık. Doğru cevapları birlikte bulalım...
Kan basıncı yüksek olan bir insan için en önemli tehlike, bunun tespit edilmesidir, çünkü kimi şaşkınlar bu yüksek kan basıncını düşürmeyi deneyebilirler. ( Hay, Brit Med J, 1931)
Oksidatif stres ve inflamasyonun olduğu fibromiyaljide antioksidanlardan zengin bir beslenme önemlidir. Sağlıklı bağırsak florası ve Akdeniz tipi taze meyve ve sebzelerden zengin beslenme fibromiyaljinin semptomlarının hafifletilmesinde önerilmektedir.
Günlük pratikte gerek tip1 ve gerek tip 2 diyabette gereksiz yüksek dozlarda ve sağlıksız insülin kullanıldığı sıklıkla gözlemlenmektedir
Gerçekten vitamin ve mineral desteğine hepimizin ihtiyacı var mı?
Düzenli sağlık kontrolü her yaşta gerekli ve birçok hastalığın erkenden tanınması ve önlenmesi açısından çok önemlidir.
Nüfusun yaşlanması beraberinde yeni sorunları da getirmektedir ve getirecektir. Bu bir yandan yeni ekonomik maliyetler getirirken diğer taraftan sağlık sistemimiz içinde de buna yönelik yeni düzenlene, planlama ve stratejilerin geliştirilmesini gerektirecektir.
Gastroözofagial reflü ya da sık bilinen adıyla mide reflüsü günlük pratikte çok sık rastladığımız ve basitçe mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçması diye anlatabileceğimiz bir hastalıktır.
Yaşlanma bedensel değişimlerle birlikte fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişimleri kapsayan kompleks bir olaydır.
Vaka sayısının artmasından daha önemlisi, enfeksiyon etkenlerinin giderek daha atipik hale gelmesi ve mücadele etmesi daha zor mikroorganizmaların klinik olarak daha kötü ve tedavisi güç enfeksiyonlar oluşturmasıdır.
Tüm sağlık hizmetimizi kalabalıktan uzak ve butik muayenehane ortamında ayrıca istenirse mobil cihazlarımızla ev ortamında riski en aza indirerek yaparak kronik hastalarımız ve yaşlılarımızı korumaktayız. Bu nedenle çekinmeden kontrollerinizi yaptırabilirsiniz.
Tüm dünyada dengeleri sarsan, günlük yaşam alışkanlıklarımızı tümüyle değiştiren corona enfeksiyonu nedeniyle farklı bir atmosfer ve farklı zorluklar altında bir ramazan ayına giriyoruz.
Bu yazımda son günlerde bana en çok sorulan soruların bir kısmına cevap vermeye çalıştım. Diğer konulara da daha sonraki yazılarımda değineceğim.
Ülkemizde yoğun mücadele ve tedbirler ile covid enfeksiyonu çok başarılı bir şekilde kontrol altına alınma sürecine girmiştir. Ancak bursa açısından bazı endişelerimiz devam etmektedir.
Gerekli tedbirleri aldığımızda corona virüs ile mücadele başarılı olacaktır. Ülkemiz için hala panik yapmayı gerektirecek bir durum yoktur.
Oysa başta diyabet hipertansiyon obezite gibi birçok hastalığın tedavisinde ilaçlar ve diyetle birlikte düzenli yapılacak egzersizler tedavinin ana unsurudur. Çağımızın büyük sorunu olan ve aslında birçok hastalığın oluşması ve ilerlemesinde belirleyici faktör olan stresin önemli bir çözüm yolunun da düzenli spor yapmak olduğunu biliyoruz.
Coronavirüsden korunmada bağışıklık sistemimizin güçlendirilmesi en az hiyjen kadar ve belki ondan daha önemlidir.
Bahar geldi, bu corona günlerinde her ne kadar çok göremesek de doğa bütün güzelliği ile yeniden canlandı. Bahar ayları güzellikleri yanı sıra bir takım hastalıkların ve bahar yorgunluğunun da nedeni olabilir.
Bu günlerde hemen hepimizin aklındaki sorular, bu kabus ne zaman bitecek? Ne zaman normal hayatımıza döneceğiz? Sevdiklerimize dostlarımızla ne zaman kucaklaşacağız? Ne zaman el sıkabileceğiz? Sokaklarda AVM’lerde eskiden olduğu gibi ne zaman korkusuzca gezecek, kafelerde kahvehanelerde ne zaman rahatça oturup eş dost ziyaretlerinde bulunacağız sorularıdır.
Fonksiyonel mide bağırsak hastalıkları günümüzde çok sıklıkla rastlanan, yaşam kalitemizi önemli ölçüde kötüleştiren hastalıklardır.
Menülerimizin çoğu kere vazgeçilmezi olan mantarlar bilinçli tüketilmezse ölüme yol açan çok zehirli maddeler olabilmektedir.
Hemen her gün bilgi kirliliğiyle kafasında oluşturduğu birçok evhamla hekime gelen hastalarla karşılaşmaktayız. Özellikle laboratuvar ve tetkik sonuçlarının ne anlama geldiğini ya da kendisinde hissettiği belirtilerin hangi hastalığa işaret edebileceğini internet ortamında araştırmış kendine göre yorumlamış ve hatta tanısını bile koymuş olarak ne şikâyetiniz var sorusuna benim şu hastalıklarım var diyerek hekimden yol göstermesini isteyen bir kitleyle karşı karşıyayız.
Obezite cerrahisi obeziteden kurtaran mucizevi bir yöntem değildir. Obezite ameliyatları cerrahi ve dahili pek çok risk içerir. Cerrahi olarak infeksiyon, bacaklarda ve akciğerde pıhtı oluşumu, fıtık gibi ölümcül komplikasyonlar görülebilir.
Hipertansiyon çoğu kere doğru değerlendirilemeyen ve bazen gereksiz yere hipertansiyon tanısı koyduğumuz halde bazen de tansiyonu gerçekten yüksek olduğu halde hastalarımızın tansiyon ölçtürmemesi ya da hekime zamanında ulaşmaması nedeniyle bazen tadı ve tedavisinde geciktiğimiz önemli bir sağlık sorunudur.
Şeker hastalığı bir çok organ sistemini bir arada etkileyen, uzun vadede organlara kalıcı hasar oluşturan ve bu organlarda oluşturduğu tahribatlarla hem hayat kalitesini bozan hem de bir çok başka hastalıklara ve ölüme yol açan kronik bir hastalıktır.
Psikolojik kökenli bedensel hastalıklar çoğumuzun yaşadığı, aslında altta yatan psikolojik nedenlerin çok da farkına varamadığımız, psikolojik durum ile organik yakınmalar arasında bağ kurulamadığında tanısı ve tedavisi zor ve zahmetli hastalıklardır.
Günümüzde her konuda olduğu gibi maalesef sağlık konusunda da vahşi kapitalizmin ve rant çemberinin çarkları arasında doğru yolu bulmaya çalışıyoruz.
Bugün dünyanın gündeminde olan küresel ısınma sağlık açısından da olumsuz sonuçlar doğurabilir. Son zamanlarda ortaya çıkan iklim değişiklikleri şimdiden insan yaşamını ciddi olumsuzluklara itmekte olup doktor olarak ilk dikkatimizi çeken şey, gerek üst gerekse alt solunum yolları enfeksiyonlarının geçen yıllara göre artmasıdır.
Kalp krizi… Ani ölüm… Bunları o kadar sıklıkla duymaya başladık ki. Kendimize hiç konduramadığımız, sanki çok uzaklarda zannettiğimiz kalp damar hastalıkları aslında bizimde o kadar yakınımızda ki.
Hipertansiyon, kan basıncının normal kabul edilen değerlerin üzerine çıkması ve sebat etmesidir. Genellikle arteriol denen küçük kan damarlarının daralması sonucu kanın damar duvarına daha fazla basınç yapmasıyla ortaya çıkar. Bu daralan damarlardan kanı geçirebilmek için kalp daha çok çalışır ve sonuçta kalp yetmezliğine kadar varan problemler ortaya çıkar. Ayrıca yüksek tansiyon böbrek, beyin ve göz damarlarında hasarlara yol açarak bu organlarda kanama ve bozukluklara da yol açabilir.
Kalp hücrelerinin beslenmesini sağlayan koroner damarların daralma, tıkanma yada spazm nedeniyle yada kalp hücrelerinin faaliyetinin artması ile ortaya çıkan göğüs ağrılarına angina pektoris denmektedir.
Diyabet, tüm dünyada çağımızın en yaygın hastalığı. Zaman zaman kanserle kıyaslanan hatta çoğu kere kanserden daha önemli bir hastalık olduğu düşünülen diyabet tüm dünyada sağlık harcama kalemlerinin en önemlilerinden birisi.
Kan şekeri düşmesi de yükselmesi kadar önemli olup bazı rahatsızlıklara yol açmaktadır. Özellikle yeterli sıvı alınmadığında ve uzun süre aç kalındığında fenalık geçirme, halsizlik ve bitkinlik, soğuk terleme baygınlık ve bayılma yaşanabilmektedir.
“Diabetes Mellitus” günümüzün temel sağlık sorunlarından birini oluşturmaktadır. Aslına bakarsak dünya tarihinde çok eski zamanlardan beri bu hastalık tanımlanmış olup kimi zaman idrarda şeker çıkması sebebi ile “tatlı idrarlı hastalık” kimi zamanda “sedanter” hareketsizliklik hastalığı olarak değerlendirilmiştir.
Hazımsızlık, gaz, şişkinlik, dışkılama değişiklikleri toplumda çok sıklıkla görülen bazen hastayı hekim hekim gezdiren ve çoğunlukla da kalıcı bir çözüm bulunamayan ve genellikle barsak sistemimizin fonksiyon bozukluğundan kaynaklanan şikayetlerdir.