Adres:
Odunluk Mah. Liman Cad. Kızılay Plaza
İş Merkezi No:17/26 Nilüfer / BURSA
Telefon:
0224 232 07 06
CORONA VİRÜS ENFEKSİYONUNDA BAĞIŞIKLIK GÜÇLENDİRİCİ BESLENME

Coronavirüsden korunmada bağışıklık sistemimizin güçlendirilmesi en az hiyjen kadar ve belki ondan daha önemlidir.

Son aylarda salgın hale gelen ve henüz bir aşısı ya da spesifik tedavisi olmayan Corona virüs enfeksiyonu tüm dünyada yayılmaya ve can almaya devam etmektedir. Panik yapmayı ve ülkemiz açısından endişeye düşmeyi gerektiren bir durum olmamakla birlikte yine de kişisel korunma önlemleri alınmalıdır. Genel koruyucu tedbirler ve hijyen kuralları çerçevesince Sağlık Bakanlığımızın yaptığı başarılı çalışmalar takdirle izlenmektedir.  Konunun uzmanlarınca belirtilen hijyen ve korunma tedbirleri çok önemli olmakla birlikte göz ardı etmememiz gereken çok önemli bir konu bağışıklık sistemimizin güçlü ve zinde olmasını sağlamaktır.

Gerek corona virüs ve gerekse diğer birçok virüs enfeksiyonuna karşı geliştirilmiş spesifik antibiyotik (antiviral) ilaçlar ve spesifik tedaviler olmamakla birlikte, organizmamızın bir virüs enfeksiyonu ile baş edecek ve onu yenebilecek doğal bağışıklık mekanizmalarına sahip olması önemli bir şanstır. Bağışıklık sistemimiz ne kadar güçlü olursa corona virüsün vücudumuza girmesi ve solunum yollarında tutunması o kadar güç olacaktır. Bir şekilde virüs tutunmuş bile olsa hastalık yapma gücü az olacak, kolaylıkla tedavi edilebilecek ve ölümcül sonuçlar ortaya çıkmayacaktır.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN

Uyku düzeni sağlanmalıdır. Uykusuzluk bağışıklık sistemimizi çok olumsuz etkilemektedir.

Stresten  uzak durulmalıdır.

Düzenli egzersiz yapılmalı, egzersiz orta düzeyde olmalı ve aşırı fiziksel yorgunluktan kaçınılmalıdır.

Sigara ve alkolden uzak durulmalıdır.

Bağışıklık artırıcı  ek bir ilaç almak gereksiz ve etkisizdir.

Coronavirus’lar (CoV), soğuk algınlığından Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS-CoV) ve Ağır Akut Solunum Sendromu (Severe Acute Respiratory Syndrome, SARS-CoV) gibi daha ciddi hastalıklara kadar çeşitli hastalıklara neden olan büyük bir virüs ailesidir. Coronavirus’lar zoonotik olup, hayvanlardan bulaşarak insanlarda hastalık yapabilir.

31 Aralık 2019’da Dünya Sağlık Örgütü Çin Ülke Ofisi, Çin’in Hubei eyaletinin Vuhan şehrinde etiyolojisi bilinmeyen pnömoni vakalarını bildirmiştir. 7 Ocak 2020’de etken daha önce insanlarda tespit edilmemiş yeni bir coronavirus (2019-nCoV) olarak tanımlanmıştır. Daha sonra 2019-nCoV hastalığının adı COVID-19 olarak kabul edilmiştir.

Hastalıktan korunmak ve çevreye bulaşmasını azaltmada etkili olabilen hasta insanlarla temastan kaçınılması, gıda güvenliği önerilerine dikkat edilmesi, el hijyenine önem verilmesi ve sık aralıklar ile yıkanması, öksürme veya hapşırma sırasında burun ve ağızın tek kullanımlık kâğıt mendil ile kapatılması, kâğıt mendilin bulunmadığı durumlarda ise dirsek içinin kullanılmasına dikkat edilmesi gibi önlemlere uymaya hassasiyet gösterilmesinin yanında, bağışıklığı güçlendirici yönde bir diyete özen gösterilmesi, üzerinde dikkatle durulması gereken bir konuyu oluşturmaktadır.

Beslenme, normal metabolizma, büyüme ve doku onarımı için fizyolojik besin alımı işlemidir. Bağışıklık sistemi insan vücudunu hastalıklara karşı koruyan güçlü bir savunma sistemidir. Etkili ve yeterli bir immün yanıt oluşumunda, beslenme ve bağışıklık sistemi arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır.

Hastalıklardan korunmak için yapılabilecek en doğru yaklaşımlardan biri bağışıklık sistemini güçlendirmektir. Güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmak için atılacak en önemli adım ise dengeli ve düzenli bir beslenmenin gerçekleştirilmesidir. Sağlıklı ve dengeli bir beslenme düzeni, yeterli ve dengeli düzeylerde protein, karbonhidrat ve yağ alınımı ile ihtiyaç duyulan tüm vitamin ve mineralleri yeterli ve doğru miktarlarda alınmasını sağlamaktadır. Yetersiz beslenme gibi aksi durumlar ise hastalıklara yakalanma riskini artırmakta ve hastalıkların iyileşme süresini uzatmaktadır.

Proteinler, vücudumuzun yapıtaşı ve birçok savunma mekanizmasında yer alan bileşiklerin ana ögesidir. Yağsız et, kümes hayvanları, yumurta, deniz ürünleri, fasulye ve bezelye, soya ürünleri, tuzsuz fındık ve yağlı tohumlar kaliteli proteini yüksek besinler arasında yer almaktadır.

Diyetle alınan A vitamini, bağışıklık sistemini düzenlemeye yardımcı olmaktadır. Akyuvarların güçlendirilmesi, antikor cevabının artırılması dahil pek çok bağışıklık sürecine uyarıcı etkilerde bulunur. Eksikliği olan kişiler özellikle viral enfeksiyonlara daha kolay yakalanmaktadırlar. Ağız, mide, bağırsak ve solunum sistemini sağlıklı tutarak enfeksiyonlardan korur. Süt, tereyağı, peynir, yumurta sarısı, ton ve morina balıklarının karaciğer yağı, mantar, baklagiller, fıstık, ceviz ve domates Vit A bakımından zengin gıdalardır. Havuç ve havuç benzeri sarı-turuncu renkli sebzeler ise, Vit A ön maddelerini (alfa karoten) içermektedirler. Daha sonra Vit A’ya dönüşecek olan beta-karoten ve diğer karotenoidler, yeşil yapraklı ve sarı sebzelerde ve tahıllarda bulunur.

D vitamini, bağışıklık sistemi hücrelerinin görevlerini yerine getirmek açısından önemli roller oynamaktadır. Solunum yolu enfeksiyonları sıklığı ile D vitamini düzeyleri arasında yakın bir ilişki bulunmuştur.  Özellikle somon balığı, karides gibi yağlı balıklarda ve balık yağında bol miktarda D vitamini bulunmaktadır. Yumurta sarısı, peynir ve sütte de az miktarda D vitamini bulunur.

E vitamini, en önemli antioksidandır ve bağışıklık sistemi açısından pek çok fonksiyonda görev almaktadır. Hücre zarı ve taşıyıcı moleküllerin lipid kısmını stabilize ederek, moleküler oksijen ve serbest radikallerin oksidasyonundan korumakta ve antioksidan olarak görev yapmaktadır. Başta tahıllar olmak üzere ıspanak, kabak, lahana, marul gibi yeşil sebzelerde, zeytinyağı, ayçiçek yağı, balık yağı, fındık, ceviz, badem, ton balığı, sardalye, yumurta sarısı, domates ve patateste bol miktarda bulunmaktadır.

C vitamini, sitokin üretimi ve immünoglobulin sentezini artıran enfeksiyonlara bir yanıt olarak T-lenfosit proliferasyonunu iyileştirerek immün sistemi uyarmaktadır. Vitamin C’nin antiviral aktivitesi bulunmaktadır. Başlıca C vitamini kaynakları portakal, greyfurt ve mandalina gibi turunçgiller, siyah üzüm, şalgam, çilek, kiraz, kavun, yeşil biber, kırmızı biber, karnabahar, lahana, brokoli, maydanoz ve domates suyudur.

B6 vitamini, birçok bağışıklık hücresinin metabolizmasında kilit rol oynar. B6 vitamininin yetersizliği bağışıklık sisteminin baskılanmasına neden olur. Başlıca B6 vitamini kaynakları arasında tavuk eti, yumurta, balık, muz, avakado, patates, ıspanak, bezelye, bira mayası, pancar, havuç, kepekli ekmek, badem, ceviz, fındık ve bütün hububatlar bulunmaktadır. Et, balık ve kanatlı eti en iyi B6 vitamini kaynağıdırlar.

B12 (Folik asit) vitamini, akyuvarların yeterli sayıda olmasına ve enfeksiyonlara karşı savaşta önem taşımaktadır. Özellikle ıspanak olmak üzere yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller önemli kaynaklarıdır. B12 vitamini kırmızı et, balık, yumurta, tavuk, süt ve süt ürünlerinde bulunur.

Mineral maddeler içerisinde yer alan magnezyum, demir, bakır, çinko ve selenyumun bağışıklığın sürdürülebilmesi açısından ayrı bir önemi bulunmaktadır. Vücudumuzda oluşan çok sayıdaki biyokimyasal reaksiyonda görev alan magnezyum, bağışıklığın güçlü olmasında önem taşımaktadır. Balık ve tavuk eti, süt, yoğurt, peynir, yumurta, soya fasulyesi, badem, fındık, fıstık, ceviz gibi yağlı tohumlar, yerfıstığı, işlenmemiş tahıl ürünleri, tam unlu ekmek, yeşil yapraklı sebzeler, patates ve portakal bol miktarda magnezyum içeren besin maddeleridir.

Demirin eksikliği durumu, lenf bezlerinin yapısının bozulmasına, akyuvarların işlevinin azalmasına ve dolayısıyla bağışıklık sisteminde yetersizliklere neden olmaktadır. Karaciğer ve tüm kırmızı etler, yumurta, pekmez, kuru meyveler, yeşil sebzeler, kurubaklagiller, işlenmemiş tahıl ürünleri ve fındık, fıstık, susam (tahin), soya ürünleri demirin iyi kaynaklarıdır. Tavuk, balık, diğer sebzeler, ekmek ve taze meyvelerde de demir bulunmaktadır.

Bakır, demirin oksidasyonunu sağlayarak demirin tranferrine bağlanmasında önemlidir. Süperoksit dismutaz enziminin yapısına katılarak antioksidan görevi görmektedir. Etler, balık ve yumurta, susam, fıstık vb. yağlı tohumlar, kakao, kuru baklagiller ve yeşil sebzeler bol miktarda bakır içermektedir. Sütte bakır çok az bulunur. Benzer şekilde meyvelerde de az miktarda bulunmaktadır.

Vitamin E’nin selenyum (Se) ile ilişkisi bulunmaktadır. Se, glutatyon peroksidaz enziminin ayrılmaz bir parçasıdır. Glutatyon peroksidaz enzimi, hücre membranında peroksidasyon olayını önler ve hücrenin oksidatif dejenerasyondan korunmasını sağlar. Deniz ürünleri, organ etleri ve diğer etler, işlenmemiş tahıllar, soya fasülyesi, bira mayası, brokoli, lahana, kereviz, salatalık, soğan, sarımsak, turp, mantar, yumurta ve ay çekirdeği selenyumun iyi kaynaklarıdır.

Çinko, virusların çoğalmasına engel olmakta, bağışıklık sisteminin düzgün çalışmasına yardımcı olmaktadır. Dana eti, tavuk eti, hindinin özellikle koyu renkli eti, karaciğer, deniz ürünleri, yumurta, süt ve süt ürünleri, buğday embriyosu, ekmek, fındık, badem, ceviz gibi yağlı tohumlar, kuru baklagiller, mantar ve lifli besinler bol miktarda çinko içeren besin maddeleridir.

Probiyotikler sağlığımız üzerinde yararlı etkileri olan canlı mikroorganizma desteğidir. Bakteriyal ve viral enfeksiyonlara bağlı morbiditeyi azalttığı yönünde bilgiler bulunmaktadır.

Günlük diyette tüm besin gruplarına yer verilmesi ile bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ve devamlılığının sağlanması bakımından protein, karbonhidrat ve lipidler ile tüm vitamin ve minerallere yer verilmiş olacaktır.

Yazının sahibi PROF. DR. UĞUR GÜNŞEN Hocama teşekkürlerimle….

 

İlgili Yazılar