Üzüldüm yerim, sıkıldım yerim, sevindim yerim. Şişmanlarsam şişmanlarım…
Vücudumuzun çalışması için ihtiyacımız olan besinlerin vücuda alınmasına beslenme denilmektedir. Beslenme, bu temel gerekliliğin dışında bazı durumlarda kişilerin hayat akışı içinde karşılaştıkları sorunlarla baş etmesine de hizmet edebilmektedir. Bu açıdan bakıldığında beslenme fizyolojik bir ihtiyacın ötesinde psikolojik olarak da önemlidir.
Duygusal yeme, kişilerin yaşadıkları olumsuz durumlarda duygulara karşılık olarak geliştirdikleri aşırı yemeye olan eğilimlerini ifade eden bir yeme çeşididir. Bu yeme davranışı ile ilgili duyguların kontrolünü sağlamak için besin tüketiminin bir sonucunda gerçekleşir diyebiliriz.
Duyguların besin tüketimine olan etkileri pek çok araştırmada belirtilmektedir. Kişiler özellikle stres, kaygı, depresyon, kızgınlık gibi duygular yaşadığında besin tüketiminde artış ve beslenme alışkanlıklarında bozulma görülebilir. Duygulara bağlı yeme döngüsü sergileyen bu kişiler kötü hissettiğinde yemek yiyip rahatladığını hissederken; kısa bir süre sonra suçluluk hissedip tekrar bu döngüye devam edebilirler. Bu durumu yaşayan kişiler stresle ve acıyla baş etme konusunda başarılı olamadığı için bu stresin kontrolünü besinler üzerinden sağlamaya çalışırlar.
Özellikle kilo problemleri yaşayan kişilerin yemek yeme ihtiyacı hissettiklerinde bu ihtiyacın fizyolojik bir açlık mı, duygusal temelli bir açlık mı olduğunu belirlemek buradaki önemli nokta haline gelmektedir. Çünkü duygusal yeme davranışı olan kişiler hissettikleri açlığın fizyolojik mi yoksa duygusal mı olduğunu ayırt etmekte zorlanabilirler.
Açlık türlerini ayırt etmek için aralarındaki farkı anlamak gerekir. Bu farklara bakacak olursak ;
- aniden gelişen, genellikle tatlı, çikolata gibi çok kalorili besinlerin tercih edildiği; doymak için değil de iyi hissetmek için kontrolsüz şekilde yenilen ve sonunda suçluluk hissedilen bir yeme yaşanıyorsa bu, duygusal açlığı işaret eder.
- Ani bir acıkma olmadan, bedendeki acıkma belirtilerinin (mide guruldaması gibi) ardından gelen, doyma hissine odaklanan ve bunun sonucunda suçluluk hissinin yaşanmadığı yeme şekli de fiziksel açlığı belirtmektedir
Siz de pazartesi diyete başlayıp 2. Gününde bırakan, yoğun bir iş gününün bitişini yemekle kutlayan ve biten duygusal ilişkilerin ardından kendini çikolata kavanozuna sarılırken bulan biriyseniz duygusal açlık yaşıyor olabilirsiniz. Güzel haber ise bu durum değişebilir! Mutsuz ve stresli hissettiğinizde bu hislerle baş etmek için yemek yemek yerine kendinize yeni alternatifler bularak sağlıklı bir rahatlama sağlayabilirsiniz
Duygularla besinlerin arasındaki eşleşmeleri, yani besinlerin tüketildiği sırada hissedilen duyguyu, fark etmek atılabilecek en temel adımlardan biri diyebiliriz. Duyguları doğru tanımlıyor olmak farkındalık kazanmaya yardımcı olmaktadır. Bunun dışında duygusal yeme henüz gerçekleşmeden bunu engellemek için önleyici teknikler (yürüyüş, müzik vb) listesi oluşturmak ve uygulamak, duygusal yeme davranışının önüne geçmek için olumlu etkiler sağlayabilir. Bu çalışmaların yetersiz kaldığını düşündüğünüz noktada ise bir uzmandan yardım almak gerekmektedir.