Hemen Randevu

HİPERTANSİYON HASTA REHBERİ

HİPERTANSİYON HASTA REHBERİ

  • 28 Temmuz 2023

Hipertansiyon, kan basıncının normal kabul edilen değerlerin üzerine çıkması ve sebat etmesidir. Genellikle arteriol denen küçük kan damarlarının daralması sonucu kanın damar duvarına daha fazla basınç yapmasıyla ortaya çıkar. Bu daralan damarlardan kanı geçirebilmek için kalp daha çok çalışır ve sonuçta kalp yetmezliğine kadar varan problemler ortaya çıkar. Ayrıca yüksek tansiyon böbrek, beyin ve göz damarlarında hasarlara yol açarak bu organlarda kanama ve bozukluklara da yol açabilir.

 

Hipertansiyon, kan basıncının normal kabul edilen değerlerin üzerine çıkması ve sebat etmesidir. Genellikle arteriol denen küçük kan damarlarının daralması sonucu kanın damar duvarına daha fazla basınç yapmasıyla ortaya çıkar. Bu daralan damarlardan kanı geçirebilmek için kalp daha çok çalışır ve sonuçta kalp yetmezliğine kadar varan problemler ortaya çıkar. Ayrıca yüksek tansiyon böbrek, beyin ve göz damarlarında hasarlara yol açarak bu organlarda kanama ve bozukluklara da yol açabilir.

 

Kan basıncı iki terimle ifade edilir: Sistolik (büyük tansiyon) ve diastolik (küçük tansiyon). Sistolik tansiyon kalbin vücuda kanı pompaladığı -yani kasıldığı- anki damar duvarına kanın uyguladığı basıncı ifade ederken, diastolik tansiyon kalbin gevşediği anda damar duvarına uygulanan basıncı ifade eder. Sistolik basıncın normali 130 mmHg ve altı, diastolik basıncın normali ise 85 mmHg ve altıdır. 140/90 mmHg değerinin üstü ise Hipertansiyon sayılır ve sebat etmesi durumunda tedaviyi gerektirir.

Büyük kan basıncı (büyük tansiyon) kaç olursa olsun, küçük kan basıncı (küçük tansiyon) 90 mmHg ya da daha yüksekse sistemik yüksek tansiyon söz konusudur ve tedavi edilmesi gerekir. Son istatistiklere göre normalin üst sınırına yakın küçük kan basıncının (85-89 mmHg) bile bir risk etkeni olduğu anlaşılmaktadır.

Küçük (diyastolik) tansiyonun yüksek olmadığı, yani 90 mmHg’nin altında kaldığı, yalnız büyük (sistolik) tansiyonun yükseldiği durumlarda sistolik yüksek tansiyon söz konusudur. 70 yaşın altındaki kişilerde küçük tansiyon 90 mmHg’nin altında kalırken büyük tansiyon 160 mmHg ve daha yüksekse tedavi edilmesi gerekir. 70 yaşın üzerinde tedaviyi başlatacak büyük tansiyon değeri 170 mmHg ve daha üstüdür.

Hipertiroidizm, aort kapak yetmezliği ve atar-toplar damar bağlantılarında büyük tansiyon yüksek olmasına karşın ilaç tedavisi gerekmez. Bu durumlarda asıl hastalık tedavi edilmelidir.

 

Hipertansiyon neden önemlidir?

Yüksek tansiyon günümüzde hala beyin damarlarındaki tıkanıklık ve kanamalar açısından başlıca risk faktörüdür. Ayrıca, kolesterol ve sigara alışkanlığının yanı sıra miyokart enfarktüsünün başlıca nedenleri arasında yer alır; kalp ve dolaşım yetmezliği olan kişilerin yüzde 75’inde bu hastalıklara neden olduğu bildirilmiştir. Ayrıca tansiyon yükselmesinin damar duvarında kalınlaşma gibi belirgin değişikliklere yol açarak tıkayıcı damar hastalıkları, anevrizmalar ve böbrek yetmezliği gibi bir dizi doku bozukluklarına neden olduğu kanıtlanmıştır.

Son 35 yıl içinde yüksek tansiyonun ilaçla tedavisinde dev adımlar atılmış olmasına karşın, yukarıda belirtilen olgular güncelliklerini korumaktadır. Günümüzde fazla yan etkisi olmayan, buna karşılık son derece etkili ilaçlar vardır. Son yıllarda bu tedaviler sonucunda kan basıncının düşürülmesiyle kalp ve damar hastalıklarına yakalanma ve bu hastalıklardan ölme oranının belirgin ölçüde azaldığı kanıtlanmıştır. Bu tedavilerin yüksek tansiyonlu hastaların tedaviden sonraki yaşamları üzerindeki etkileri incelenmiş ve özellikle felç, kalp ve dolaşım yetmezliği ile böbrek yetmezliğinin ortaya çıkma sıklığının azaldığı, buna karşılık, söz konusu ilaçların yüksek tansiyonlu hastada miyokart enfarktüsü yada anjina pektoris gibi kalp kasının yeterince kanlanamamasına bağlı hastalıkların önüne geçilmesinde daha az yararlı oldukları belirlenmiştir.

 

Hipertansiyon tanısı nasıl konur?

Tanı konması için kan basıncı; tekniğine uygun ölçülmeli ve birbirinden farklı zamanlarda yapılan üç arı ölçümde de kan basıncı yüksek çıkmalıdır.

Kan basıncı ölçümlerinde pek çok kısıtlama ve hata olasılığı vardır. Bunların başında hastanın muayeneye ve hekime olan tepkisi gelir. Burada tansiyon heyecan nedeniyle tepkisel olarak yükseldiği halde, kişiye yanlışlıkla yüksek tansiyon tanısı konur.

 

Nasıl anlaşılır?

Olguların büyük bir bölümünde dikkatli bir ölçümle yüksek tansiyon tehlikesi olup olmadığı belirlenebilir; İkincil yüksek tansiyonun nedenlerini saptayabilmek için genel bir muayene yapılması önemlidir. Kan basıncı normal seyreden kişiler (130/85’in altı) iki yılda bir, sınırda olanlar (130/89) ise en az yılda bir check-up yaptırmalıdırlar.

Tansiyon ölçümleri mutlaka bir sağlık personeli tarafından yapılmalıdır. Elektronik ölçüm cihazları yerine basınçlı ve klasik kola sarılan manşonu olan ve steteskop yardımıyla ölçümler yapılmalıdır.

 

Hipertansiyonun belirtileri nelerdir?

Hipertansiyonun tek bir sebebi yoktur.

Oluşum mekanizması bakımından iki tür yüksek tansiyon vardır: Birincil (ya da esansiyel) ve ikincil. Birincil yüksek tansiyonun nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, hastalığın oluşumunda kalıtım, ruhsal açıdan çabuk etkilenen heyecanlı kişilik, şişmanlık gibi bazı etkenler saptanmıştır. İkincil yüksek tansiyon aşağıdaki hastalıklardan sonra ortaya çıkabilir: Böbrek dokusu ve böbrek atardamarlarında yerleşen hastalıklar (akut ve kronik böbrek iltihabı, polikistik böbrek), böbreküstü bezinin kabuk bölümündeki hastalık nedeniyle kortizon ya da aldesteron hormonlarının fazla salgılanması sonucu görülen Cushing hastalığı ve Crohn hastalığı, böbreküstü bezinin iç kısmının (medulla) tümörü (feokromositom), aortun kalpten çıktığı bölgedeki darlığı, kafa içi basıncının artması.

 

Hipertansiyonun zamanla vücutta yol açabileceği bazı problemler nelerdir?

Arteriyoskleroz(Damar sertliği): Bu durum da sonuçta kalp krizi, felç gibi problemlere yol açar.

Kalp büyümesi: Sürekli yüksek basınçta kan pompalamak zorunda kalan kalbin kendi kasları büyür ve kalınlaşır, bir müddet sonra da kalp yetmezliği gelişir.

  • Kalp krizi
  • Böbrek hasarı
  • Felç ve beyin kanaması
  • Görme bozuklukları
  • Cinsel yetmezlik
  • Mental bozukluklar

 

Kimler hipertansiyon riski altındadır?

Aslında herkes. Ama bazıları daha fazla risk altındadır:

Menapoz dönemindeki kadınlar, yaşlılar, sigara içenler, şişmanlar, ailesinde hipertansiyon olanlar, yoğun stress altında olanlar, şeker hastaları, alkol kullananlar, gebeler.

 

Hipertansiyon nasıl tedavi edilir?

Belirti ve yakınmaların az yada çok olmasına bakılmaksızın tüm yüksek tansiyonluların mutlaka hekime gitmesi gereklidir. Tedavi seçimi ancak hekimin işidir. İkincil yüksek tansiyonda tedavi öncelikle temelde yatan hastalığın tedavisine yöneliktir; birincil yüksek tansiyonla ve basıncı normale inmesiyle sorun çözülemezse komplikasyonların tedavi edilmesi gerekir.

 

Beslenmede ve günlük hayatta nelere dikkat edilmelidir?

Bazı istatistikler sanayileşmiş toplumlarda nüfusun yarısından çoğunun fazla kilolu olduğunu göstermektedir. Bu durum genellikle yüksek tansiyon, şeker hastalığı ve damar sertliğiyle birlikte görülür; öte yandan tek başına da kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları için bir risk faktörüdür. Bu nedenle yüksek tansiyonlu, şişman hastanın normal kilosuna getirilmesi büyük önem taşır. Hafif ya da orta derecede yüksek tansiyonlu hasta, çoğu zaman yalnızca kilo vererek kan basıncını normal değerlere düşürebilir.

Özellikle hayvansal kökenli doymuş yağlar (tereyağ, içyağı) az kullanılmalıdır. Bu maddeler aşırı miktarda alınırsa kandaki kolesterol düzeyi artar; buna bağlı olarak yüksek tansiyon ve öteki kalp ve dolaşım sistemi hastalıkları açısından risk yükselir. Sebzeyle beslenen topluluklarda çok az kişide yüksek tansiyon görüldüğü gözlenmiştir.

Besinlerde aşırı tuz alımı da engellenmelidir. Tuz kendi başına güçlü bir damar büzücüdür ve tansiyonu düzenleyen bazı sistemleri etkiler. Ama yapılan son araştırmalar tuz kısıtlamasının bütün birincil yüksek tansiyon durumlarında ekili olmadığını göstermektedir. Sonuç olarak tuz kısıtlamasına yanıt veren ve vermeyen birincil yüksek tansiyon çeşitlerinden söz edilebilir. Son zamanlarda dikkatlerin odaklaştığı bir başka nokta ise potasyumdur. Potasyumca biraz zengin bir diyetin henüz tam olarak aydınlatılamamış mekanizmalarla tansiyonu düşürdüğü gözlenmiştir. Kahve de kan basıncında birkaç saat süren 5-20 mmHg’lik yükselmelere yol açtığından kısıtlı miktarda alınmalıdır. Alkol alımı da zararlı olabilir, alkol alındığında sempatik sinir sisteminin uyarılmasına bağlı olarak uzun süreli yüksek tansiyon görülür.

Sonuçta, yüksek tansiyonlu hasta peynir ve öbür süt ürünleri de içinde olmak üzere çok az hayvansal yağ ve tuz tüketmeli, bol meyve ve sebze yemelidir. Gerekenden çok kalori almamalıdır.

 

Hareketsiz yaşamla savaşmak – Yüksek tansiyonlu kişiye önerilen yüzme, yürüyüş, jogging, bisiklet ve kayak gibi sporlar izotonik tiptedir. Tansiyonu sürekli yüksek olan kişi, önerilen egzersizleri uygularsa, sistolik ve diyastolik kan basıncıyla, kalp atım hızının düştüğünü görecektir.

Stress den ve sıkıntıdan uzak durmak – Sanayileşmiş toplumlarda çok yüksek düzeyde olan ruhsal gerilim tansiyonun yükselmesine neden olmaktadır.

Sigara dumanından uzak durmak – Tek bir sigaranın dumanının tansiyonda 15-20 dakika süreyle ani ve birkaç mmHg’lik yükselmeye yol açtığı kanıtlanmıştır. Aşırı sigara içen kişinin sürekli yüksek tansiyon tehlikesiyle ne ölçüde karşı karşıya kaldığı kolayca anlaşılabilir.

 

İlaç tedavisinde neler yapılabilir?

Yüksek tansiyonun ilaçla tedavisi sadece hekimin işidir.  Her kişi için bir takım kriterlere uyarak hekimin seçeceği ilaç birbirinden farklıdı. Bazen tek ilaç bazen birkaç ilaç kullanmak gerekir. Kesinlikle komşudan eczaneden rast gele alınan ileaçlar kullanılmamalı ve hekim tavsiyesine uyulmalıdır.

 

Tansiyonun düşürülmesi gereken bazı özel durumlar

Yüksek tansiyon ve yaşlılar – Yüksek tansiyon damarlardaki yaşlılığa özgü değişiklikleri hızlandırır. Yaşlılarda sürekli ve sabit yüksek tansiyonun etkilerinin en çok görüldüğü organlar beyin, göz, kalp ve böbrektir. Yaşlı hastaların tedavisinde amaç, sistolik kan basıncının 170 mmHg’nin, diyastolik kan basıncının ise 90 mmHg’nin altına düşürülmesidir. Yaşlılarda tedavi, başka hastalıkların da varlığı nedeniyle gençlere göre daha zordur.

Yaşlılarda yalnızca sistolik tansiyonun yükselmesi de sık görülür. Sistolik tansiyon yaşla birlikte yükselir.

Yüksek tansiyon ve şeker hastalığı – Yüksek tansiyon şeker hastalarında, şeker hastalığı olmayanlara oranla iki kat sık görülür. Şişmanlık her iki hastalıkta da görülür. Şeker hastalarında tansiyonun kontrol altında tutulması böbrekteki örselenmeyi yavaşlatır ve hastalığın gidişini düzeltir.

Yüksek tansiyon ve gebelik – Gebelikte yüksek tansiyon tek başına ya da gebelik eklampsisi tablosunda vücutta sıvı birikimiyle birlikte ortaya çıkabilir. Bu durumun özellikle bebek için olumsuz sonuçları olacağından, tansiyonun dikkatle kontrol altında tutulması gerekir.

Yüksek tansiyon ve böbrek yetmezliği – Böbrek hastalığının ağırlaşmasını önlemek için tansiyonun denetim altında tutulması gereklidir. Hekim tansiyonu düşürecek ilaçları seçerken ve dozlarını ayarlarken dikkatli olmalı ve böbrek işlevleri üzerinde olumsuz etkisi olacak maddeleri kullanmaktan kaçınmalıdır.

 

Hipertansiyondan korunmak mümkün mü?

Genellikle evet. Başka bir sebebe bağlı (ikincil) hipertansiyondan korunma ve tedavi, altta yatan sebebin tespiti ve tedavisiyle mümkündür.

 

Yüksek tansiyonu önlemede altın kurallar

 

  1. İdeal kilonuzu koruyun. Bu sebeple dengeli ve yeterli beslenmek esastır. Fazla kilonuz varsa mutlaka zayıflamalısınız.
  2. Fiziksel olarak daha hareketli olun. Bol bol yürüyün. Düzenli spor yapın. Asla hareketsiz ve hantal olmayın.
  3. Sigara içmeyin. İçiyorsanız mutlaka bırakın.
  4. Alkolden uzak durun. Alkole asla prim vermeyin.
  5. Tuz ve Sodyumu az besinlerle beslenin.
  6. Strese prim vermeyin, sakin olun.
  7. Huzurlu ve mutlu bir ortamda yaşamaya gayret edin.
  8. Düzenli sağlık kontrolleri yaptırın.