Polikliniklere organik yakınmalarla gelen hastaların büyük bölümünde, neredeyse yüzde 60-70’inde, altta yatan psikolojik bir etkenler mevcut olup bu grup hastalıklar ” psikosomatik hastalıklar’’ olarak adlandırılmaktadır. Psikolojik problemlerin, somatik yani bedensel yansımaları sonuç olarak çeşitli organ hastalıkları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir diğer deyişle günlük hayatımızda yaşadığımız psikolojik streslerin beden sağlığını bozduğunu söyleyebiliriz.
Aslında insanların günlük hayatlarını, yaşam tarzlarını, alışkanlıklarını değiştiren olayların, yada fizik ve psikolojik streslerin bedensel fonksiyonlarımızı da bir şekilde etkilemeleri kaçınılmazdır. Vücudumuzda strese karşı direncimizi sağlayan stres hormonları ile birlikte işleyen ve otonom sinir sistemimizin de büyük rol aldığı strese karşı uyum ve bir savunma mekanizması vardır. Akut durumlarda kalp hızı artar, tansiyon hafifçe yükselir solunum sayısı ve derinliği, idrar çıkışı , metabolizma hızı artar.
Bu akut stres durumlarında tamamen bir adaptasyon mekanizmasıdır. Ancak kronik stres hallerinde bu mekanizma aleyhimizde işlemeye başlar. Stres altında kalp damar ve hipertansiyon sorunları, mide barsak fonksiyon bozuklukları, şeker metabolizmasının bozulması gibi bir çok sorun ortaya çıkmaya başlar.
Psikosomatik hastalıklar grubunda yelpazenin bir ucunda depresyon, anksiyete, duygulanım bozuklukları gibi hastalıklar, diğer ucunda ise mide ve on iki parmak ülseri, kalın bağırsak hastalıkları, kalp hastalıkları ve hipertansiyon gibi çok farklı organik hastalıklar bulunabilir. Organik hastalıklar organların basit fonksiyon bozuklukları şeklinde karşımıza çıkabileceği gibi ağır organik hastalıklar şeklinde de karşılaşabiliriz.
Günlük poliklinik pratiğimizde sıklıkla rastladığımız hazımsızlık aşırı gaz, dışkılama sorunları, halsizlik, yorgunluk, çarpıntı, nefes sıkıntısı, iştah değişiklikleri, kilo değişkenliği, inatçı baş ağrıları, yaygın vücut ve kas ağrıları, cinsel isteksizlik ve cinsel fonksiyon bozuklukları aslında arka planda bir psikosomatik hastalığın belirtisi olabilir.
Günümüzde bunun yakın bir örneğini ekonomik kriz nedeniyle görmekteyiz. Bu tarz ortamlarda insanlar çok ciddi psikolojik baskı altında kalmakta, hayatlarının bir anda değişmesi depresyon, içe kapanma veya kendine güveni yitirmeye neden olmakta bu durumunda organik problemlere davetiye çıkarmaktadır. Yani bir bakıma ekonomik krizde psikosomatik hastalıklara yol açmaktadır.
Önemli bir konu da psikolojik streslerin yeme, içme alışkanlıklarını bozmasıdır. İştah artışı ya da azalması alkol ve sigara tüketiminde artışla karşılaşabilmekteyiz.
Duygusal yapımız da psikosomatik hastalıkların oluş ve ortaya çıkış şeklini önemli ölçüde etkilemektedir. Duygusal, içe kapanık, ifade etme zorluğu yaşayan kişililerde psikosomatik hastalıklar daha kolay ve daha sıkıntılı tablolarla karşımıza çıkmaktadır.
Psikosomatik hastalıklarla baş etmenin yolu öncelikle doğru tanı koymakla mümkün olur. Çok geniş bir yelpazede birbirinden farklı ve tipik olmayan belirtiler bulunduğu için öncelikle bir uzman hekim tarafından organik hastalıkların belirlenmesi amacıyla ayrıntılı bir inceleme yapılması gereklidir. Bu incelemeden sonra oluşmuş herhangi bir organik sorun varsa bunlar tedavi edilmeli ve mutlaka bir psikolog ve gerekirse psikiyatri uzmanından destek alınmalıdır. Düzenli sağlıklı ve dengeli bir beslenme mutlaka sağlanmalıdır
Psikosomatik hastalığı olanların çevrelerinde mutlaka dostları, dertlerini paylaşabilecekleri, konuşabilecekleri insanlar olmalı. Yalnız kalmamaları, iş dışında kendilerine daha fazla zaman ayırmaları, spor yapmaları, doğada zaman geçirmeleri ve mutlaka bir hobi edinmeleri faydalı olacaktır.